Tehdidini hâlâ devam ettiren pandemiye karşı tüm dünyada birçok üniversite ve araştırma kurumu etkili çözümler üretmek için çalışıyor. Koç Üniversitesi’nde de bu konuda disiplinlerarası, hatta disiplinlerüstü, çok bileşenli 40’tan fazla proje yürütülüyor. Bunların bazıları tanıya, bazıları tedaviye ve takibe, bazılarıysa desteğe yönelik çalışmalar…

Şu anda tüm dünyada birçok üniversite ve araştırma kurumunda yürütülen binlerce araştırmayla COVID-19’a karşı etkili çözümler üretilmeye çalışılıyor. Türkiye’de de başta Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK olmak üzere yetkili organların liderliğinde gerçekleştirilen çok sayıda araştırma olduğu gibi, üniversitelerin kendi bünyelerinde de hastalığın tanısı, tedavisi, bulaş yöntemlerinin belirlenmesi, pandemi yönetimi, hasta takip sistemlerinin geliştirilmesi, aşı, ilaç ve cihaz üretimi, destek sistemlerinin oluşturulması gibi konularda hummalı çalışmalar yürütülüyor.

Koç Üniversitesi de tüm birimleriyle meseleyi sahiplenen ve konunun var gücüyle üstüne giden kurumlardan. Üniversite bünyesinde çoğu disiplinlerarası, hatta disiplinlerüstü kabul edilebilecek çok bileşenli 40’ın üzerinde proje yürütülüyor. Bunların bir kısmı tanıya, bir kısmı tedaviye, bir kısmı takibe ve hatta desteğe yönelik; hepsi de titizlikle yürütülen çalışmalar.

Bir hastalıkla mücadelede ilk adım: Tanı

Tanı kısmı bir hastalıkla mücadelede ilk adımı oluşturuyor. Güvenilir bir tanı sisteminiz varsa, kısa sürede ve etkili bir biçimde enfekte bireyleri saptayıp gerekli müdahalede bulunmak, salgınla mücadelede ilk savunma hattıdır. Koç Üniversitesi’nde yürütülen projelerden birinde, SERS tekniğine dayanan yeni bir tanı kiti ve ölçüm cihazı geliştirilerek hastadan alınacak burun sıvısının COVID-19 barındırıp barındırmadığı yüksek hassasiyet ve hızlı yanıt süresiyle tespit edilebilecek. Bu arada en çok konuşulan mevzulardan biri de, havadaki mikro damlacıkların koronavirüs barındırıp barındırmadığı ve bunlardan virüs bulaşma olasılığı. Havadaki mikro damlacık ve aerosollerin görüntülenmesi ve havadan tespit edilebilen PCR sistemi geliştirme de üzerinde çalışılan projelerden.

Tedavi süreci

Bir sonraki aşamaysa tedavi sürecidir. Bu süreçte en güçlü enstrümanlar elbette ilaçlar. Herkesin “mucize ilaç” beklediği bugünlerde bilim insanları laboratuvarlarda milyonlarca molekülü test ediyor. Yine Koç Üniversitesi’nde yürütülen çalışmalardan biri, hastalığın ağır seyrettiği kişilerde solunum desteğine rağmen enfeksiyon ve ilaç kullanımı gibi çeşitli faktörler tarafından tetiklenebilen yoğun stokin fırtınası ve buna bağlı olarak güçlü enflamatuvar reaksiyon gözlemlenmesine dayanıyor. Bu hastalara tosilizumab ve anakinra gibi antienflamatuvar biyolojik ilaçlar verildiğinde olumlu yanıtlar gözlemlendiğinden, anakinra ve eşdeğeri biyolojik ilaçlar üretmek üzerine de bir proje yürütülüyor. Bir başka ilaç araştırma projesindeyse, virüsün akciğer epitel hücrelerinde yayılımını engellemek amaçlı ilaç tespit çalışması gerçekleştirildi. Çalışmada SARS-CoV-2019 yaşam döngüsü için gerekli enzimlerin inhibe edilmesi için FDA onaylı ilaçlar arasında halen başka hastalıkların tedavisinde kullanılan, yan etkileri minimum olan ilaçlar belirlenerek virüsün yayılımını engelleyebilecek nitelikte olanlar bilgisayar simülasyonuyla belirlendi.

Virüsün yarattığı yıkıcı etkileri bertaraf etmek için başvurulacak ilaçların geliştirilmesi ne kadar hayati önem taşıyorsa, hastaların bu süreci olabildiğince rahat atlatabilmeleri için tıbbi cihazların üretilmesi de aynı öneme sahip.

Yine Koç Üniversitesi laboratuvarlarında geliştirilen ventilatörlere ek olarak, portatif solunum destek sistemi, ECMO cihazı, hassas akciğer simülatörü ve PCR sistemlerinin robotik otomasyonu üzerinde de çalışılıyor.

Hastalığın takibi

Yine tedavi kadar önemli bir başka adımsa, takip. Özellikle ev karantinasında olan enfekte hastaların sağlık ekiplerince izlenmesini, takibi ve müdahaleyi sistematik bir biçimde gerçekleştirmeyi kolaylaştırmak üzere ekiplerin ziyaret sırasını, zamanını ve rotasını optimize eden sisteme ek olarak, bluetooth ve Wi-Fi sinyalleşme tekniklerine dayanan ve özellikle risk grubunda yer alan yaşlılar için düşük maliyetli yazılım/donanım geliştirilmesi hedefleniyor. Proje kapsamında hastaların takibi, sosyal mesafe kontrolü ve teletıp uygulamaları yer alıyor.

COVID-19 gibi tüm dünyayı etkileyen ve hasta ayırt etmeyen hastalıklarda, resmin bütününe bakmak da çok önemli; diğer ülkelerde ölüm oranlarının neden farklı olduğunun araştırılması yine bize hastalıkla mücadele konusunda önemli ipuçları verecek bir projenin konusu. Ayrıca toraks BT görüntülerinin yapay zekâ ile incelenmesi ya da virüsün yayılımının dinamik modellenmesi de hem şu an için hem de ileriye yönelik alınması gereken önemler konusunda önemli öngörüler sunan projeler. Bunların yanında durumu çok daha karmaşık olan hastalar ve onları tedavi eden hekimlere destek olmak amacıyla sürdürülen projeler de var; pandeminin radyoterapi alan hastalar üzerindeki psikolojik etkisi ya da ​otizm spektrum bozukluğunun (OSB) COVID-19 enfeksiyonunu anlamadaki rolü ve enfeksiyonun OSB’li hastaların tedavilerinin devamında oluşturduğu sıkıntıları araştıran projeler de COVID-19 ile uğraşmanın yalnızca bir enfeksiyonla baş etmekten çok daha öte boyutlarda bir çaba gerektirdiğini gösteriyor. Bu projeler sayesinde de COVID-19 dışında başka hastalıklarla mücadele eden hasta ve hekimlere destek olabilecek sonuçlar elde edilmeye çalışılıyor.

Bunlar Koç Üniversitesi’nde yürütülen araştırmaların yalnızca bir kısmı, bu süreçte deyim yerindeyse adeta bir seferberlik hassasiyetiyle başlatılan ve araştırmacıların yürüttüğü tüm projelerin listesini aşağıda görebilirsiniz.