Çağla Alagöz, Anadolu Bursiyerleri ailesine MSD Bursiyeri olarak 2015 yılında Zonguldak’tan katıldı. Şimdilerde yeni bir mezun olan Çağla, kabul aldığı Georg-August University Göttingen’in Moleküler Biyoloji Yüksek Lisans – Doktora Programı’na katılmak üzere gün sayıyor. İşte Çağla’nın hikâyesi…

 

Anadolu Bursiyerleri Programı’ndan faydalanan bir mezunumuz olarak kendini bağışçılarımıza kısaca tanıtır mısın?

Çocukluğumdan beri hayalim olan Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü Koç Üniversitesi’nde okumak istediğime lise yıllarında karar vermiştim. Üniversite sınavı tam olarak istediğim gibi geçmedi ve Anadolu Bursiyerleri Programı olmasaydı Koç Üniversitesi’ne çok küçük bir puan farkıyla tam burslu olarak yerleşemeyecektim.

Hayatımın en güzel yılları olan üniversite yıllarım bu sene itibarıyla son buldu, Moleküler Biyoloji ve Genetik ile Kimya bölümlerinden Haziran ayında mezun oldum.

 

Koç Üniversitesi’nde Anadolu Bursiyeri olarak eğitim görürken üniversitemizin ve burs programımızın hangi avantajlarından faydalandın?

Anadolu Bursiyerleri Programı benim için tam bir dönüm noktası oldu. Hayalimdeki üniversite hayatının kapılarını bana açtı. Koç Üniversitesi’ne başladığım 2015 yılından mezun olduğum 2021 yılına kadar okulumun sağlamış olduğu akademik ve sosyal imkânlardan yararlanmaya ve kendimi geliştirmeye çalıştım. Farklı sosyal kulüplere katılarak ilgi alanlarımı keşfettim ve hobilerime vakit ayırdım. Kulüplere katılmakla kalmayarak yönetim kurullarında görev aldım ve liderlik, takım çalışması gibi yeteneklerimi geliştirdim. Bir moleküler biyoloji öğrencisi olarak almış olduğum laboratuvar derslerine ek olarak okulda Biyolojik Saat ve Biyoteknoloji laboratuvarında stajyer öğrenci olarak iki yıla yakın deneyim kazandım. Temel bilimlere olan ilgim moleküler biyoloji ile sınırlı değildi, kimya da lise yıllarından beri oldukça ilgi duyduğum bir alandı. Kimya bölümü ile çift anadal yaptım ve bu bölümden birincilikle mezun oldum. Bursiyerlik programımızın sağlamış olduğu bursla Global Exchange programına katılıp Kanada’da Queen’s University’de bir dönem geçirme şansı elde ettim. Henüz lisans öğrencisiyken altı ay ülkemden uzak bir yerde yaşamak, kendi ayaklarımın üzerinde durmak, dünyanın dört bir yanından insanlar tanımak benim için ufuk açıcı bir deneyim oldu.

 

Georg-August University Göttingen’den Moleküler Biyoloji Yüksek Lisans – Doktora Birleşik Programı’na kabul aldın. Eylül’den itibaren eğitimine Almanya’da devam edeceksin. Bu süreci bize biraz anlatır mısın?

Mezuniyetim yaklaştıkça mezun olduktan sonraki sürecin nasıl işleyeceği konusu beni bir hayli düşündürüyordu. Almanya’da yüksek lisans yapma hedefim üniversiteye başladığım yıllardan beri aklımda vardı aslında. Geçtiğimiz sonbaharda üniversiteler ve programlar üzerine detaylı bir araştırma yapıp başvurulara hazırlanmaya başladım. Sadece bir üniversiteden kabul almam değil, aynı zamanda beni destekleyecek bir burs programı da bulmam gerekiyordu ve maalesef yurt dışında yüksek lisans için burs programlarının sınırlı olması beni kaygılandırıyordu. Fakat üniversiteleri araştırırken Georg-August University Göttingen’in Moleküler Biyoloji Yüksek Lisans – Doktora Programı’nı buldum ve öğrencilerine yüksek lisanstan itibaren burs verdiklerini fark ettim. International Max Planck Research School’a da ait olan bu program, Almanya’da “Top 10 International Master’s Degree Courses made in Germany” ödülü almıştı ve Times Higher Education üniversite sıralamalarında dünya çapında 130. sıradaydı. Oldukça prestijli olan bu MSc – PhD programına kabul almak kısa sürede hayalim haline geldi. 600’den fazla adayın başvurduğu ve sonunda 24 öğrencinin seçildiği, toplamda bir ay süren üç aşamalı bir eleme sürecinden geçtim. Bu süre zarfında çevrimiçi bir bilim sınavına ve iki tane mülakata girdim. Yapmış olduğum ilk yüksek lisans başvurusu olması bu süreçteki heyecanımı ve stresimi daha da arttırdı. Ama çalışmalarım sonucunu verdi ve Şubat ayında kabul aldığıma dair e-posta geldiğinde o an belki de dünyanın en mutlu insanlarından biri oldum.

 

Eğer Anadolu Bursiyeri olarak Koç Üniversitesi’nde okumasaydın sence hayatın şimdi olduğundan farklı olur muydu? 

Eğer Koç Üniversitesi’nde bu ayrıcalıklı programın bir öğrencisi olmasaydım şu anda nerede olurdum tahmin etmek oldukça zor çünkü geçtiğimiz altı senede kendimi hep buraya ait hissettim. Fakat hiç kuşkusuz hayatım oldukça farklı olurdu. Burada tanıştığım dostlarımı hiç tanımamış, bu okulda bana sunulmuş olan imkânlardan faydalanamamış olurdum ve belki de şimdi olduğum kadar donanımlı bir üniversite mezunu olamazdım. Ben de ileride bağışçı olarak bu programın bir parçası olmayı ve bir öğrencinin hayatına dokunmayı istiyorum.

 

Son olarak, Anadolu Bursiyerleri Programı ile ilgili bağışçılarımıza iletmek istediğin bir şey var mı?

2015 yılından beri elimden tutmuş olan, benimle ilgilenen, bana destek olan bağışçım MSD ailesi başta olmak üzere, tüm bağışçılarımıza teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Sınav sistemi maalesef pek çok öğrencinin hayallerinden mahrum kalmasına sebep oluyor. Anadolu Bursiyerleri Programı insanların hayatına dokunan ve hayatta birkaç saatlik bir sınav performansından ziyade daha önemli şeylerin olduğunu gösteren bir program ve hiç kuşkusuz bağışçılarımızın destekleri sayesinde her yıl Türkiye’nin dört bir yanından öğrencilerin hayalleri gerçek oluyor. İyi ki varsınız!