Halk sağlığını tehdit eden enfeksiyon hastalıklarında çözümler geliştirmek amacıyla 2020 yılı sonunda, pandeminin tam ortasında kurulan Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (KUISCID) Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül sorularımızı yanıtladı.

 

KUISCID’de tam olarak neler yapıyorsunuz? Özellikle COVID-19 ile ilgili ne türlü çalışmalarınız oluyor?

KUISCID, halk sağlığını tehdit eden enfeksiyon hastalıklarında çözümler geliştirmek amacıyla kuruldu. COVID-19 ile tanık olduğumuz yeni enfeksiyonların tanılarının konulması, tedavilerin sağlanması ve korunma yollarının geliştirilmeleri konularında çalışmalar yapıyoruz. Çalıştığımız bir başka hastalık Kırım-Kongo Kanamalı Ateşidir.

COVID-19 alanında çok sayıda çalışma yürütmekteyiz. Yeni bir tanı yöntemi için üniversitemizin diğer öğretim üyeleriyle ortak bir çalışma yürütülerek yeni bir tanı testi geliştirildi. Ayrıca hastalığın patogenezi, yani gelişme mekanizmaları hakkında çalışmalar yapılmaktadır.

Aşıların etkisini gözlemek ve ilgili bağışıklık çalışmaları yapmak da önemli bir başka alanımızdır. Bu alanda yaptığımız çalışmalar, aşılama politikalarına ışık tutacaktır.

 

Mart 2020’den bu yana geçen bir buçuk sene sonra bugün COVID-19 ’a karşı dünya olarak hangi noktadayız?

COVID-19 pandemisi sonrası pek çok bilgimizi gözden geçirmek zorunda kaldık. Birçok şey öğrendik. Çok iddialı bir ilaç henüz geliştirilemedi ama aşıların uygulamaya girmesi en önemli gelişmedir. Aşılamanın sağlanması sonucunda pandeminin etkisi zayıfladı. Buradan insanlık olarak çok önemli dersler çıkarıyoruz. Aşılar halen en önemli koruyucu etkiye sahip.

 

Koronavirüsün hayatımıza girmesi ile alışkanlıklarımızda sayısız değişiklik oldu. Sizce “eski normal”e hiçbir zaman tam olarak dönebilecek miyiz?

Eski normale mutlaka döneceğiz ama sanırım 2022’de mümkün olacaktır. İleride başka pandemiler elbette olabilir ama deneyimlerimizden öğrenerek ilerlemek zorundayız.

 

Dünyada son birkaç senedir olağanüstü iklim hareketleri de görülmeye başladı. Bu yaz dünyanın birçok ülkesinde ve şimdi Türkiye’de de büyük orman yangınlarına şahit oluyoruz. Koronavirüsün ortaya çıkması tamamen bir tesadüf eseri olarak mı gerçekleşti yoksa doğanın insanlıktan gördüğü yıkıcı zararın sonuçlarından biri olarak mı?

Küresel boyutta iklim değişikliği de çok önemli bir halk sağlığı sorunudur ve ilgi alanımızın içindedir. İklim değişikliğiyle birlikte vektör kaynaklı enfeksiyon hastalıkları önem kazanacaktır.

Koronavirüsün ortaya çıkışını, doğayla olan etkileşim içinde gelişen bir virüs olarak değerlendiriyoruz. Laboratuvar kazası sonucu ortaya çıkması konusunda bazı görüşler ortaya atıldı, bu alanda bazı çalışmalar yapıldı ama bir sonuca varılmadı.

 

Eylül 2021’de okulların yaz dönemini takiben yüz yüze açılması durumunda ve kış aylarına girmemiz ile birlikte virüsün seyri konusunda nasıl bir gidişat öngörüyorsunuz?

Eğitim ve ekonomi devam etmek durumunda. Toplumda aşılamayı sağlamış olan bazı ülkeler bu yönde harekete geçiyorlar. Biz de bu ülkeler grubunda yer almayı hedeflemeliyiz. Aşılamayı maksimum düzeyde tamamlayıp, gerekirse maske kullanmayı da devam ettirerek okullar açılmalı ve normal hayata geçişi sağlamalıyız.