Ekol Lojistik Bursiyeri olarak Medya ve Görsel Sanatlar bölümünde eğitim gören İsmail Ergün, nitelikli eğitimde fırsat eşitsizliğinin bir kurbanı olmamayı ve potansiyelinin üst sınırlarına erişebilmeyi Anadolu Bursiyerleri Programı’na borçlu olduğunu söylüyor.

Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?

Ben 22 yaşında, sanat ve siyasetle ilgilenen, elindekiyle yetinmeyip hedefleri için koşturan bir gencim. Dünyadaki eşitsizlikler ve hak ihlalleri üzerine belgesel ve sanat çalışmaları üretmek istiyorum. Lise yıllarımdan bu yana yaptığım sanat ve medya üretimlerinde sürekli engellerle karşılaştım. Bu engelleri elimden geldiğince en aza indirerek yoluma devam ettim. Zira engeller karşısında pes etmek kişiliğime ters.

Anadolu Bursiyerleri Programı’nın seçim sürecinin içinden yakın zamanda geçmiş bir öğrenci olarak bize bu süreci biraz anlatır mısın?

Özellikle bu topraklarda sanat yapma isteğimin ekonomik kaygılarıyla beraber büyümüştüm. Anadolu Bursiyerleri Programı bu noktada kaygılarımı dindirdi ve bana yeni bir yol sundu. Başvuru sürecimde dahi “Ya olmazsa?” ihtimali için sanat üretimlerimin gerçekleşmeyeceği ya da öteleneceği senaryoları çiziyordum. Hayallerime ara versem nasıl olur diye kendime soruyor, sonra da kendimi karamsarlık içinde buluyordum. Anadolu Bursiyerleri Programı’na kabulümle hayata dair planlarımda kötü gün senaryoları bile artık hayallerimi barındırıyordu. Endişelerim dinmişti ve kendimi, üretimlerim için ihtiyacım olan alanda yani Koç Üniversitesi’nde bulmuştum.

Lise yıllarındaki çalışmalarının ardından şimdi Anadolu Bursiyerleri Programı ve Koç Üniversitesi öğrencisi olmak sana neler hissettiriyor?

Koç Üniversitesi’nde aldığım eğitim ve bulduğum imkânların arasında hayatım çok farklı bir noktaya doğru evrildi. Artık yaptıklarımı ve yapmak istediklerimi gören birileri var. En önemlisi de hayallerime inanıyorlar. Değerli hissetmek sanırım bu! Belgesel alanında ilerlemek isteyen bir kişi için ekipman çok önemliyken, bu ekipmana nasıl erişeceğimi değil artık onları nasıl kullanacağımı düşünüyorum. Çok değerli hocalarımdan aldığım eğitimlerle kendimi daha da geliştiriyorum.

Çin’de gerçekleşecek 9. Jinan Üniversitesi Uluslararası Fotoğrafçılık Bienali’nde eserlerin yer alacak. Bu çok güzel bir başarı, seni tebrik ederiz. Sen bu konuda neler düşünüyorsun?

Fotoğrafçılık sevgimi derslerle beslemek isterken benim için çok değerli bir hocamla, Laleper Aytek’le tanıştım. Her hafta bizi biraz daha zorlayan ödevlerinden çokça şey öğrenirken fotoğrafı ne kadar çok sevdiğimi yeniden keşfettim. Dönem sonunda hocamız üç öğrencisine bir teklifle geldi. Eserlerimizin Çin’de gerçekleşecek 9. Jinan Uluslararası Fotoğrafçılık Bienali’nde sergilenmesi hakkında ne düşünürdük? Böyle bir projeye katılmak ister miydik? Ne düşünebilirsin ki? Hayallerinin üniversitesinde, hayallerinin kariyeri için çok değerli hocalardan eğitim alıyor ve hocan eserlerinin bir uluslararası bienalde sergilenmesi ihtimalinden bahsediyor. Mutlu, huzurlu ve kaygısız hissediyordum. Bir şeyler öğreniyor ve uygulamaya koymanın tatminini yaşıyordum. Benim, hocamız Laleper Aytek’in ve arkadaşlarım Ece Nur Saygın ile Fulden Demirci’nin işleri, Ekim 2022 itibariyle 30’un üzerinde ülkeden, 200’den fazla fotoğrafçının katıldığı 9. Jinan Uluslararası Fotoğrafçılık Bienali kapsamında Çin’de sergileniyor. Bugün istediğim işleri, istediğim bakış açısıyla üretebiliyorsam mutlu olmamam imkânsız!

Anadolu Bursiyerleri Programı’na destek veren bağışçılara neler söylemek istersin?

Bugün bu imkânlara erişebiliyorsam ve eserlerim Çin’deki uluslararası bienalde sergileniyorsa, nitelikli eğitimde fırsat eşitsizliğinin bir kurbanı değilsem ve potansiyelimi gerçekleştirebiliyorsam bunu imkânsızlıklar arasında imkân yaratmaya çalışan Anadolu Bursiyerleri Programı’nın destekleriyle gerçekleştirebiliyorum. Buradaki motivasyonum da beni bu topraklardaki her bir çocuğun hiçbir kaygı gütmeden sanat yapabileceği günleri yaratma hayaline itiyor. Mezun olduğumda bir burs veren olmanın da bunun için en güzel adımlardan biri olacağını biliyorum.