Anadolu Bursiyerleri Programı’ndan faydalanan bir mezunumuz olarak kendini bağışçılarımıza kısaca tanıtır mısın?
Konya’da doğdum ve üniversiteye başlayana kadar ailemle Konya’da yaşadım. Konya Sosyal Bilimler Lisesi’nden birincilikle mezun oldum ve lise yıllarım boyunca tiyatro, münazara, sosyal girişimcilik gibi çeşitli ders dışı aktivitelerde aktif roller aldım, yarışmalara katıldım ve farklı ülkelerde hem ülkemi hem de okulumu temsil etme fırsatı yakaladım. Üniversite hayatıma Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde bir Anadolu Bursiyeri olarak başladım. Daha sonra Koç Üniversitesi çift anadal programı kapsamında ekonomi bölümünü de okuyarak iki diploma ile 2019 yılının Ocak ayında mezun oldum. İki senedir bağışçı şirketim olan Coca Cola İçecek firmasının finans departmanına bağlı finansal planlama ve analiz ekibinde finans analisti olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda 2020 yılında Koç Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’na tam burslu kabul aldım. Şu anda hem işime hem de eğitimime devam ediyorum.
Koç Üniversitesi’nde Anadolu Bursiyeri olarak eğitim görürken bir dönem İsviçre’de University of Lausanne’de eğitim alma fırsatı yakaladın. Bu deneyiminden bahseder misin?
Bu soru vesilesiyle öncelikle Koç Üniversitesi’ne bir kez daha minnet duyduğumu iletmek isterim. Okulum her zaman uluslararası programlarda öğrencisine fırsat kapısı aralayan ve bu fırsatları değerlendirmek isteyenlere destek olan bir vizyonla hareket eder. Onlarca fırsattan bir tanesi de Global Exchange Programı kapsamında belirli bir süre yurtdışında eğitim görme olanağıydı. Ben de bu program sayesinde İsviçre’de bulunan University of Lausanne’da bir dönem ekonomi eğitimi alma şansı elde ettim. Oradaki eğitim ve yaşam masraflarımı hem okulumun hem de İsviçre’nin sağladığı imkânlarla sorun yaşamadan karşılayabildim. Gittiğim ülke, şehir ve okul benim için gerçekten çok uzun araştırmalar sonucunda tercih edilmiş ve çok pozitif tecrübelerle kendimi geliştirebildiğim kıymetli yerlerdi. Gittiğim okulun akademik kadrosunun ve çalışmalarının, gelecek planlarıma büyük ölçüde katkı sağladığına ve vizyonumu çok geliştirdiğine inanıyorum. Orada çok kıymetli bir çevre edindim ve özel beceriler kazandım, hayatım boyunca bu deneyimin faydasını göreceğime ve getirilerini daha büyük boyutlara taşımak için çabalayacağıma eminim.
Koç Üniversitesi’nde akademik hayatın dışında çok sayıda sosyal faaliyette yer aldığını biliyoruz, bunlardan biri de mülteciler ile yaptığın çalışmalar… Bu faaliyetler seni hem akademik hem sosyal olarak çok besledi diye düşünüyoruz. Bunlardan biraz bahseder misin, neler yaptın?
Üniversite hayatımın ilk yılından itibaren Koç Üniversitesi Uluslararası Programlar Ofisi altında yer alan KU GlobalAid çalışma grubunda proje yöneticisi olarak görev aldım. KU GlobalAid’in amacı, yapısında yer alan öğrencileri sosyal etki, liderlik ve sosyal girişimcilik alanlarında eğitmek, yetiştirmek, proje geliştirmelerine ve bu projeleri hayata geçirmelerine destek olmak olarak özetlenebilir. Ben de birçok eğitim ve ders aldım ve birçok projenin gelişimine katkı sağladım.
2015 yılında, Hindistan’ın Mumbai şehrinde Dharavi isimli dünyada çok nadir bulunan, bir milyon nüfuslu bir gecekondu bölgesine temiz su sağlayacak bir filtre sistemi üzerine “WaterWalla” isimli bir proje geliştirdik ve yaklaşık bir ay boyunca projenin uygulanması için ilgili bölgede çalışma yaptık.
2016 yılında, Zimbabve’nin Harare şehrinde “Kufunda Learning Village” isimli bir eğitim köyünde, Oasis Game Liderlik Programı’na katıldık. Bir ay boyunca hem eğitim alıp hem de çevredeki ihtiyaç sahibi köylerde imece usulünü yaymak ve bu köylerdeki yetenekleri keşfetmek üzere projeler gerçekleştirdik.
2017 yılında, iki arkadaşımla beraber “start” adını verdiğimiz, gelecek jenerasyonu oluşturan mülteci çocukların psikolojik sağlığını iyileştirmeyi ve kültürel entegrasyonunu artırmayı hedefleyen bir proje geliştirdik. Bu proje sayesinde Amerika’nın San Fransisco şehrinde, Türkiye’yi ve okulumuzu dünyanın en büyük sosyal etki ve girişimcilik yarışması olan Hult Prize finallerinde temsil etme şansını yakaladık. Ayrıca 2018 yılında, Tayland’ın Bangkok şehrinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler’in University Scholars Leadership Sempozyumu’nda Türkiye’yi ve okulumu temsil etme gururunu yaşadım.
Mezuniyetinin ardından bağışçın olan şirkette çalışmaya başladın. Bu süreçten bahseder misin? Öğrenciliğin sırasında bağışçın ile nasıl ilişkiler kurdunuz ve profesyonel olarak kendini nasıl geliştirdin?
Koç Üniversitesi tarafından her yıl gerçekleştirilen bağışçı-bursiyer yemekleri ve bağışçı şirketimin zaman zaman bizi şirkete davet etmesi sayesinde üniversite öğrenciliğimin ilk yılından beri bağışçı şirketimle çok yakın ilişkiler kurma fırsatı buldum. Benim için hem profesyonel anlamda çok saygı uyandıran hem de kişisel hayatımda her zaman akıl danışabileceğim insanlarla bu kadar erken yaşta samimiyet kurabilmek çok özel bir deneyimdi. Profesyonel anlamda verdiğim her kararda ve yakaladığım her fırsatta bu deneyimin etkisini gördüm ve görmeye devam edeceğime çok eminim. Kendi adıma, bağışçı şirketime her zaman minnet duydum ve onlarla çalışmayı hem bir hedef hem de bir borç olarak gördüm. Bu sebeple, mezuniyetim yaklaştığında bağışçı şirketimde açılan her pozisyonu yakından takip ettim, kendime en uygun olduğuna inandığım yere başvurdum. İki senedir çalıştığım şirket, bağışçı şirketim, benim iş hayatına adım attığım yer oldu ve tüm iş tecrübemin tabanını oluşturdu diyebilirim. Burada hem kurumsal hayatı hem de finans alanını günden güne öğrendim, öğrenmeye devam ediyorum.
Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan ve bir süre çalıştıktan sonra akademik hayatına da devam etmeye karar verdin ve Koç Üniversitesi’nde burs kazanarak klinik psikoloji yüksek lisansına başladın. Hem çalışıp hem yüksek lisans yaptığın için seni çok tebrik ederiz. Bu süreçten ve aldığın burstan ve eğitimden bahseder misin?
Klinik psikoloji, benim için her zaman bir tutku oldu. Hedeflerimin belirlenmeye başladığı ilk yaşlardan beri bu alanda profesyonel olarak görev alan bir insan olmak benim hayalimdi. İnsanlara çok değer veriyorum, insanların sorunlarıyla ilgilenmek ve onlarla çözüm yolunda arkadaşlık edebilmek benim için hayatın amacı olabilir. Mezun olurken ve işe başlarken hep yüksek lisans programına başlayacağımı bilerek hareket ettim. Kendimi maddi ve manevi olarak hazır hissettiğim anda programa başvurdum. Koç Üniversitesi’ndeki eğitim kalitesini ve entelektüel seviyeyi bildiğim için başka hiçbir yerde yüksek lisans yapmayı düşünmedim. Çok zorlu ve çok aşamalı bir eleme sürecinin ardından Koç Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’na tam burslu kabul almayı başardım. Bu tecrübe, benim için kelimelerle anlatılamayacak kadar özel, vazgeçilmez ve gurur verici. Şu anda yüksek lisans eğitimime büyük bir motivasyonla ve aşkla devam ediyorum.
Eğer Anadolu Bursiyeri olarak Koç Üniversitesi’nde okumasaydın sence hayatın şimdi olduğundan farklı olur muydu?
Cevabım çok net, kesinlikle evet! Anadolu Bursiyeri olmak benim hayatımı baştan sona değiştirdi, beni hedeflerime kavuşturdu ve hatta bana birçok yeni hedef ekledi. Bana göre Koç Üniversitesi’nden mezun olmak çok özel çünkü hem eğitim kalitesi hem akademik kadrosu hem de öğrencilerine sağladığı imkânlar çok detaylı ve başarılı. Ama Koç Üniversitesi’nden bir Anadolu Bursiyeri olarak mezun olmak bambaşka bir imkân ve ayrıcalık. Anadolu Bursiyerleri Programı benim için kişinin kendisine ve çevresine verdiği değeri artıran, başarıya ulaşmak için çalışmayı ve iyi ilişkiler kurmayı öğreten, eğitimde fırsat eşitliğinin önemini büyük bir örnek olarak tüm topluma gösteren ve her zaman ‘iyi ki’ diyerek büyük bir minnetle hatırlanacak bir program.
İleride Anadolu Bursiyerleri Programı’na sen de destek olmak ister misin?
İleride kesinlikle bu programa destek olmak ve destek olacak başka kişiler bulmak için uğraşmak istiyorum. Benim sahip olduğum fırsatlara, ihtiyacı olan herkesin sahip olması için her zaman çabalayacağım.
Son olarak, Anadolu Bursiyerleri Programı ile ilgili bağışçılarımıza iletmek istediğin bir şey var mı?
Bu programın bir parçası olarak, ilk başta her bir bağışçımıza sonsuz teşekkür etmek ve desteklerine kalpten minnet duyduğumu belirtmek isterim. Benim hayatımda her bir bağışçının çok büyük emeği olduğuna inanıyorum, eğer onların desteği olmasaydı ben veya diğer arkadaşlarım eğitimde fırsat eşitliğini yakalayamayacak ve bu imkânlardan mahrum kalacaktık. Aynı şekilde, daha çok bağışçımız olsaydı bizim dışımızda bu fırsattan faydalanamayan ve ihtiyacı olan birçok öğrenci aramızda bulunabilecekti. Lütfen bu programdan desteğinizi esirgemeyin, sizler bizlerin umudusunuz. Bizlerin de başkalarına umut olabilmemiz için desteğinize ihtiyacımız var. İleride bu bayrağı teslim alacağımıza ve bu desteği sürdüreceğimize söz veriyoruz!