2017 İşletme bölümü mezunu Eda Keskin, Koç Üniversitesi’nin sunduğu tüm fırsatları değerlendirerek hayata hazırlanmış, ülke sınırlarını aşan tecrübeler edinmiş bir Anadolu Bursiyeri. Kariyer yolculuğunda aynı başarı çizgisini devam ettiren Eda, gelecek nesiller için küçük veya büyük her türlü desteğin fark yaratacağını anlatıyor.

2012 yılında Bursa Gazi Anadolu Lisesi mezuniyetini takiben Anadolu Bursiyerleri Programı’na kabul edilen Eda Keskin’in en büyük hayali, Koç Üniversitesi’nde okumakmış. Bu isteğinde o kadar inançlı ve ısrarlıymış ki, odasının duvarlarına, hatta whatsapp durumuna bile “Koç Üniversitesi” yazmış… Eda, Koç Üniversitesi’nde okumayı istemesinin en büyük sebebinin, okulun “Burada istediğin her şey olabilirsin” mottosu olduğunu söylüyor. Üniversite eğitimi sırasında ve 2017’deki mezuniyeti sonrasında yer aldığı akademik ve profesyonel çalışmaların ardından Accenture’da yönetim danışmanı ve sonrasında Credia Partners’ta M&A analisti olarak görev almış. Halen Dogma Alares’te yeni nesil yönetim danışmanı olarak kariyerine devam eden Eda, hayalinin okulunda okumanın kendisini hayata nasıl hazırladığını anlatıyor.

Koç Üniversitesi’nde eğitim hayatın boyunca neler yaptığından bahsedebilir misin?

Okula ilk başladığım ilk sene, yani Hazırlık döneminde, tüm heyecanım ile öğrenci konseyi seçmelerine başvurdum. Her dönemden birer temsilcinin yer aldığı öğrenci konseyinde bir sene boyunca Hazırlık temsilcisi olarak yer aldım. Yine ilk yaz İngilizcemi geliştirmek ve bir sonraki sene hayatıma girecek İngilizce eğitime hazır olmak için work and travel programı ile Amerika’ya gittim. Orada bir süpermarkette kasiyerlik yaparken hem İngilizce öğrendim hem de para kazandım. Bu dönemde gençlerin çalışma hayatına üniversiteden sonra aktif olarak katılıyor olmasının ve o döneme kadar para kazanamıyor oluşunun ülke genelinde ne kadar büyük bir sorun olduğunu fark ettim. Çünkü Amerika’da herkes yaz aylarında çalışıyor ve kendi harçlıklarını kazanıyordu. Üniversite üçüncü sınıfın ilk döneminde hem Almancamı geliştirmek hem de yurtdışında bir dönem geçirmek için İsviçre’de Erasmus öğrenci değişimi programına katıldım. Bu dönemde diğer değişim programı öğrencileriyle ortak projelerde çalıştık ve iletişim kurmanın önemini fark ettim. Bunun yanında okuldaki eğitimim sırasında Turkishwin, Lösev, Buğday Derneği gibi kurumlarda gönüllü çalışmalar gerçekleştirdim,  General Electric, Citibank, GroupM, Ünlü&Co gibi kurumlarda uzun dönem staj yaptım ve okuldaki arkadaşlarımın kurdukları startuplarda gönüllü olarak yer aldım.

Lisans eğitimini tamamlayıp Koç Üniversitesi’nin Uluslararası İşletme (MSc) Yüksek Lisans Programı olan CEMS’e devam ettin. Bu programa kabul sürecin ve eğitim sürecin nasıl gerçekleşti?

CEMS Programı, 30’dan fazla ülkeden en iyi işletme okullarının partner olarak yer aldığı bir yönetim beceri geliştirme master programı. 2017 yılında lisans eğitimimi tamamladıktan sonra Koç Üniversitesi’nin Türkiye’deki tek ortak olarak yer aldığı CEMS Programı’na 100% burslu kabul edildim. Programa başvuru için bir GPA limiti ve girilmesi gereken zorunlu GRE sınavı (dünya genelinde geçerli olan yüksek lisans programlarına kabul için ön şart sınavı) bulunuyor. 100% burs almamda ise lisans eğitimim sırasında tamamladığım stajlar ve yer aldığım gönüllü aktiviteler, GRE sınavı puanım ve lisans mezuniyeti not ortalamam önemli rol oynadı. CEMS’e başvuru yaptıktan sonra var olan partner okullar arasında yapılan tercihlere, başvuru sırasında oluşturulan değerlendirme puanı ile yerleştiriliyor. Ben de LSE, HEC, Bocconi gibi üniversitelerin yer aldığı programda bu okulları ilk tercihlerime yazmıştım ve London School of Economics (LSE)’e yerleşme şansı elde ettim. Londra’da olduğum dönemde LSE’de çalışan profesörlerden birinin araştırma projesine gönüllü olarak katıldım. Bunun yanında CEMS öğrencilerinin kurduğu pro-bono danışmanlık projesinde gönüllü olarak Kanadalı bir yazılım firmasına Kanadalı mültecilerin hayata uyumunu kolaylaştıracak yazılım çözümleri üzerine bir projede yer aldım. Proje süresince benden başka üç farklı milletten (Hindi, Çinli ve Brezilyalı) CEMS öğrencisi ile Skype üzerinden çevrimiçi çalışma gerçekleştirdik. Bunun yanından 2018 CEMS mezuniyetinde bir diğer CEMS arkadaşım ile Malta’da düzenlenen global mezuniyet töreninde 2018 mezunlarını temsilen konuşma gerçekleştirdik. Bu konuşma CEMS kurulduğundan bu yana Türklerin yer aldığı ilk konuşma olması açısından da bana ve arkadaşıma onur verdi.

Koç Üniversitesi’nde eğitim gördükten sonra hayatın ne yönde değişti?

Koç Üniversitesi’nde geçirdiğim beş yıllık lisans ve üzerine bir yıllık yüksek lisans eğitimi sonrasında hayatımda çok ciddi farklar olduğunu söyleyebilirim. Her şeyden önce konuşmamın başında da söylediğim “Burada istediğin her şey olabilirsin” mottosu kapsamında okul, öğrencilere istediği insan olmaları için tüm fırsatları fazlasıyla sunuyor. Eğer Anadolu Bursiyerleri Programı’na kabul edilmemiş olsaydım, çok yüksek ihtimalle şu anda normal bir şirkette 9-5 mesaimi tamamladığında kendini yeterli gören biri olurdum. Ancak Koç Üniversitesi bana en temelde her zaman kendi potansiyelimin bir derece daha iyisinin var olduğunu, bunu gerçekleştirmem gerektiğini öğretti. Her projede veya her derste gün be gün bunu hissetmek okulun en güzel yanlarından biriydi.

Üniversite yıllarım esnasında her şeyden önce kendime olan güvenim arttı. Düşüncelerinin arkasında durabilen bir insan olmanın yanı sıra farklı görüşlerin varlığının ve bunlara saygı duyulmasının önemini yaşayarak öğrendim. Her ne kadar üniversiteden önce başka kurumlarda eğitim görüyor olsak da üniversite dönemleri, insanların karakterlerinin oturduğu dönemlere denk geldiği için içinde bulunulan kurum kültürü büyük önem arz ediyor. Kurum kültürünün önemini fark ettim ve bunun eksikliğinde yaşanılabilecek sorunları diğer üniversitelerde okuyan proje arkadaşlarımda birebir yaşayarak gördüm. Okurken içinde bulunduğunuz kurumdan aldığınız akademik eğitimin yanı sıra aslında öğrendiğiniz diğer değerler var ki bunlar zamanla sizi diğer insanlardan öne çıkarıyormuş. Ben şimdi dönüp baktığımda okulda kazandığım değerlerin beni şu anki profesyonel hayatıma ne kadar hazırladığını görüyorum. Mail yazmak, farklı branştan biri ile iletişim kurmak, networking yapmak, takım çalışmasına yatkın olmak, kurum kültürüne uymak bunlardan sadece birkaçı ama profesyonel hayatta her çalışandan beklediğimiz en temel özelliklerden.

Bundan sonrası için hayallerin neler?

2012 yılında programa başvurum sırasında hayalimin 30’lu yaşlarımda CEO olmak olduğunu belirtmiştim ve aslında sanırım okulun bende değiştirmediği tek hayalim bu. Bunun temel sebebi de Türkiye dinamiklerinde temel süreçlerde bir şeyleri değiştirmek için ihtiyaç duyulan en temel şeyin güç olması. Değişimin getireceği güzellikleri yaşamak ve içinde bulunduğum kuruma yaşatmak için hala hayalim 30’lu yaşlarımda CEO olmak.

Anadolu Bursiyerleri Programı’na destek olmak ister misin?

Elbette çok isterim. Şu anda KU Mezunlar Derneği tarafından oluşturulan sınıf bağış kampanyaları kapsamında 2017 mezunları sınıf temsilcisi olarak programa mezun katkısını artırmak için diğer sene temsilcileri ile birlikte çalışıyoruz. Umarım programa olan katkılar 2011 yılından bugüne olduğu gibi bundan sonra da katlanarak artar ve dezavantajları hep birlikte ortadan kaldırabiliriz.

Anadolu Bursiyerleri Programı ile ilgili kısaca neler söylemek istersin?

Aslında söylemek istediğim şey küçük veya büyük herhangi bir katkının çok büyük önem arz ettiğidir. Maddi kaynak bu proje için önemli elbette ancak bence bunun yanında yapılacak çok fazla şey var. Ben kendi adıma Türkiye’deki tüm şirketleri bu tarz destekler için düşünmeye davet ediyorum. Eğer bizler elimizi taşımızın altına koyarsak gelecek güzel gelecek, koymazsak ne yazık ki gelecek nesilleri ve tabii vatanımızı zor günler bekliyor.