2015 girişli Anadolu Bursiyeri Ecem Emur, çiçeği burnunda bir mezun. Koç Üniversitesi İşletme ve Psikoloji bölümlerinden çift anadal diplomasıyla mezun olan Ecem, doktorasına devam ederek akademik hayata hazırlanacak ve rol model olarak benimsediği hocalarının izinden gidecek. Ecem’e yol haritasını ve Anadolu Bursiyerleri Programı’nın hayatında yarattığı farkı sorduk.

 

Anadolu Bursiyerleri Programı’ndan faydalanan bir öğrencimiz olarak kendini bağışçılarımıza kısaca tanıtır mısın? 

Eskişehir’de doğdum ve Koç Üniversitesi’ne başlayıncaya kadar hayatımı orada geçirdim. Hem annem hem babam öğretmen olduğu için eğitim bizim ailemizde olmazsa olmazdı. Bu bilinçle yetiştirildim ve her zaman hedeflerimi yüksek tuttum. 2015 yılında ETİ Gıda Anadolu Bursiyeri olarak Koç Üniversitesi’nde işletme okumaya başladım. İlgim olduğu için Psikoloji bölümünde çift anadal yaptım. Koç Üniversitesi’nin sunduğu imkânlar sayesinde 3. sınıfın 2. dönemini Almanya’da okudum. Okul hayatım boyunca ETİ Gıda, Shell ve GlaxoSmithKline şirketlerinde olmak üzere üç farklı staj yaptım. Haziran 2020’de iki bölümümden de mezun oldum.

 

Anadolu Bursiyerleri Programı’nı ilk nereden öğrendin ve programa başvurmaya nasıl karar verdin?

11. sınıfta ne okumak istediğime karar vermiştim. Tek bir hedefim vardı, o da Koç Üniversitesi’nde işletme okumaktı. Bunun kolay olmayacağını biliyordum çünkü benim zamanımda Türkiye’de en yüksek puanlı ikinci İşletme Bölümü Koç Üniversitesi’ndeydi. Hedefimin yüksek olduğunu bilerek çok çalışmaya başladım. Bir yandan üniversitedeki burs imkânlarını araştırdım çünkü %100 burs desteği olmadan okuyamazdım. Yine bir gece Koç Üniversitesi hayallerime dalmışken tesadüfen Anadolu Bursiyerleri Programı’nın sitesine girdim. Fırsat eşitliğini savunan, böylesine güzel planlanmış olan bu program beni çok etkiledi. Ardından bir sonraki sene başvurabilmek için hemen not aldım.

 

Koç Üniversitesi’nde Anadolu Bursiyeri olarak eğitim görmeye başladıktan sonra hayatında neler değişti?

Programa başvururken çok umutsuzdum, her ne kadar başarılı olsam da beni neden seçsinler ki diye düşünüyordum. Hatta mülakata çağrıldığımda çok şaşırmıştım, kabul edildiğimde ise inanamamıştım. Telefonda defalarca “Gerçekten mi, emin misiniz?” diye sorduğumu hatırlıyorum. Bu programa kabul edilmek özgüvenimi güçlendirdi. Eğer bir şeyi istersem ve yeterince çalışırsam ona ulaşabileceğimi fark ettim. Bu özgüven ise üniversite hayatım boyunca birçok başarıya imza atmamı sağladı. Aynı zamanda ilk kez ailemden ayrılıp yurtta yalnız yaşamaya başlamak, sorunlarımı kendi kendime çözmek de kişisel gelişimimi hızlandırdı.

 

Koç Üniversitesi’nde akademik hayatın dışında sosyal aktivitelerde yer aldın mı?

Üniversiteye ilk başladığımda Ebru Kulübü’ne katıldım. Daha önceden hiç ebru yapmamıştım ancak çok ilginç buluyordum. Okuldaki bu fırsatı değerlendirmek istedim. Daha sonra tüm üniversite hayatım boyunca Ebru Kulübü’nde hem derslere katıldım hem de Sosyal Medya Sorumlusu ve Başkan Yardımcısı olarak kulüp yönetiminde görev aldım. Liseden beri çevre konularına karşı çok duyarlıydım, bu yüzden okulda Çevre Kulübü’ne katıldım. İki sene boyunca kulüp faaliyetlerine destek verdim. CNR Expo Kitap Fuarı’nda TEMA yararına iki gün boyunca satış yaptım. İş hayatıyla erkenden tanışabilmek için ise İşletme Kulübü’ne katıldım, yaklaşık iki sene boyunca yönetim kurulunda çeşitli görevler üstlendim. Tüm bu sosyal aktiviteler sayesinde birçok arkadaş edindim, zaman yönetimi ve liderlik gibi yetenekler kazandım.

 

Koç Üniversitesi’nde eğitim görmek sana neler kattı?

Üniversite sınavındaki derecem iki üniversite hariç her üniversitede işletme okumamı sağlıyordu. Ancak Koç Üniversitesi’nde okuduğum sürede şunu fark ettim ki, her şey sıralama veya okulun ünü değil. Koç Üniversitesi bana çok güzel bir bilinç ve vizyon kazandırdı. Bu beş sene içinde hem ülkemde hem dünyada olan tüm gelişmelere farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaya başladım. Türkiye’nin dört bir yanından ve farklı kültürlerden arkadaşlarım ve hocalarım oldu. Tüm bunlar kişisel gelişimime katkı sağladı. Aldığım her kararda üniversitemin desteğini hissetmek benim için çok güven vericiydi. Eminim ki bu samimiyeti başka üniversitelerde bulamazdım.

 

Koç Üniversitesi’nde akademik hayatına devam etmeye karar verdin ve doktora programına kabul edildin. Bundan sonrası için hayallerin neler?

Koç Üniversitesi’nde çok değerli hocalardan ders alma fırsatım oldu. Bazı hocalarımla iletişimimizi sürdürmeye devam ettik, onlardan kariyerim konusunda tavsiyeler aldım. İlgi alanım her zaman pazarlama idi, psikoloji eğitimime başladıktan sonra tüketici davranışlarına ilgi duymaya başladım. Araştırma yapmayı çok seviyorum, bu yüzden akademik hayatıma devam etmeye karar verdim. En büyük hayalim rol model olarak benimsediğim hocalarım gibi bir akademisyen olmak. Ben de bu bilinçle hem araştırmalar yapmak hem de gelecek nesillerin eğitimine katkıda bulunmak istiyorum.

 

İleride sen de Anadolu Bursiyerleri Programı’na destek vermek ister misin?

Elbette. Yıllardır hayalim ilk maaşımla Anadolu Bursiyerleri Programı’na bağış yapmak ve bunu hayatım boyunca sürdürmek. Umarım en kısa sürede bu hayalime ulaşabilirim.

 

Son olarak Anadolu Bursiyerleri Programı ile ilgili neler söylemek istersin?

Bu programa kabul edilen her öğrenci çok özel ve başarılı, bu yüzden dilerim ki bağışçıların sayısı her geçen yıl katlanarak artar. Türkiye maalesef eğitimde fırsat eşitsizliğinin yüksek olduğu bir ülke. Dilerim ki Anadolu’da keşfedilmeyi bekleyen her başarılı öğrenci Koç Üniversitesi’nde eğitim görmeye hak kazanır. Ek olarak en büyük dileğim Anadolu Bursiyerleri Programı’nın diğer üniversitelere de örnek olması ve bu programın tüm Türkiye’de yaygınlaşması.

Eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi hiçbir desteğini esirgemeyen bağışçım ETİ’ye, Koç Üniversitesi Kurumsal İlişkiler ve Kaynak Geliştirme Ofisi çalışanlarına, üzerimde emeği olan saygıdeğer hocalarıma ve her daim yanımda olan aileme teşekkür ederim.